Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Babalara gelesiniz

Resim
Halkı isyana teşvik ve hükumeti tehdit ile şampiyonluk planları, UEFA'ya yalan beyan, şakalar, İnce ince şampiyonluk çalışmaları, Gizliliği ihlal ile kişilik haklarına saldırı, Yönetici ve kulüp hakkında sürekli asılsız haber ve karalama kampanyaları, Şehirlerarası yol gelip otobüs taşlama, İstanbul'da otobüs taşlama, Son 10 yılın çoğunda en çok gol atan takımı olup en az penaltı kullanan takımı olmak, Topsuz alanda kasıklara tekme, Bir 'lan' dedi deyip oyuncu atma, Bana tükürdü, totoş dedi, Portekizce konuştu diyip adam atma üstüne 12 maç ceza. 6222 sayılı yasa şiddeti önlemek için çıkmış, futbol kardeşlikmiş. Böyle kardeşlik olmaz. Bu olsa olsa 'baba'sı olduğumuzun ilanıdır.

Taraf olmayan bertaraf olur.

Resim
Toplumun yeniden dizaynı için açılmış davalarda sona gelindiğine göre 1980'de ki cuntanın bugünkü görevini üstlenen Taraf ekibine uğurlar olsun. Amerika'mız 20 sene sonra yeni bir güç ile karşımıza dikilip Taraf'lıları yargılar mı? Biz de bu izan olduğu sürece yargılar. 1980 cuntası futbolu tek örgütlenme olarak bırakmıştı. Bugünküler de topluma sızmak, nabzı yakalamak ve kazanımlarından faydalanmak için bu örgütlenmeyi ele geçirmek istedi. Adnan Polat bir gece de gitti. Yerine Ünal Aysal geçti ve 25 milyon GS taraftarının AKP ye oy verdiğini  şaka yolu ile insanların gözünün içine baka baka söyledi. BJK başkanı konuya hep mesafeli ve harekete paralel durdu. 'Aklansınlar gelsinler', 'kupayı iade edelim' söylemleri kendisine TFF başkanlığı olarak geri döndü. Kalanlar geride bırakıldı, Tayfur nerede bilen dahi yok. Ama kimse Türkiye kupasına adayda değil, ince ince çalışan da yok. Üniversiteler, basın-yayın, sendikalar ile başlayan ordu ve yargı ile son

Fenerbahçe'yi Sevmek

Ya bıktım bu arabesk 'ben seni kupaların için sevmedim' edebiyatından. Arkadaş yanlış olduğunu düşündüğün bir şeyi söyleyeceksin. - aaa olmaz biz Fenerbahçe'yi sevdik. - Eee?? - Ona bir şey deme, şuna bir şey deme. Ben sevmiyorum demiyor ki kimseyi. Fenerbahçe'yi seviyorum ve faydası olmayacaksa ben dahil herkes Fenerbahçe için olan davasından da, davranışından da, tasarrufundan da, çalışmasından da vazgeçmeli. Yeni bir ruh getirecek kimseye yerine bırakmalı. 

Cumhuriyet Kutlaması

Resim
12.Mayıs'ta yaşananları maniple ederek, bizleri (futbol) teröristi ilan edenler, belli ki 29.Ekim.2012'yi daha beter edecekler. Aramıza yeni katılan terörist(!) arkadaşlar bilsin ki cemaatin ordusunun affı yoktur. Onlar şiddetle beslenir, AMERİKA'dan korunur.

Olum Bak Git!

‘Parasız Eğitim İstiyoruz Alacağız’ diye pankart açan öğrenciler sekiz yıl hapis cezası almışlar. Devletin veremediği veya vermek istemediği bir şeyi isteyip yine cezalandırılan birileri. Devlet zam isteyen memura da, işçiye de gaz sıkıyor, jop sallıyor zaten. Hani karısı yemeklik para isteyince ‘konuşma kadın’ diyip döven hovarda kocalar gibi. Sen bu kadar vergi alıp, bu kadar para toplarken, zenginleştik ve/veya özgürleştik dediğinde sadece birilerinden bahsedersen, elbette verdiklerinin karşılığını alamayan birileri de haklı veya haksız istekleri ile senin kapını çalacak. Bugünlere ‘ananı da al git’ lerden geldik. Her hükumet döneminde olan bu olaylar artık iyice zıvanadan çıktı. Siz TV’lerde terörle mücadele konusunda MİT müsteşarının ifadeye çağrılması ile ilgili olarak “Yargı bu insanlara yardımcı olması gerekirken böyle davranırsa ne olacak, çalışacak adam bulamazsın. Bu madde (telefon dinlemesi) haddinden fazla yetki doğuruyor, devlet içinde devlet anlayışını doğuruyor.

Gürlediğin Kadar Yağsan Ortalığı Sel Basar

Resim
Ben artık kulübün yaptığı açıklamalara neden heyecanlanmıyorum. Gürledikleri kadar yağsalardı ortalığı sel basardı. Geçen sene sen seni Şampiyonlar Ligi'nden ettiklerinde takımı çekeceksin ve 'ben Türk sporunun bu dönemi sorunsuz (!) atlatması için çekiliyorum' diyeceksin ki bir anlamı olsun. Sen öylece bak, üstüne konuş konuş sonra şirin gözükeceğim diye CAS'tan davayı çek, cemaatin adamlarını yönetime al, üstüne transferlerle 'seneye de varız' de. Şimdi adam seni pozisyona getirmiş tabi ki de boş bırakmayacak. Ne yapacaksın ligden çekilip Kuyt'ı Türkiye Kupası'nda mı oynatacaksın yoksa CAS'a dava mı açacaksın?

İtaatsizler

Büyük yürüyüş devam ediyor. Buyuk yuruyus devam ediyor - Fenerbahce: http://youtu.be/X31eAgZXFE0

Neden Ele Geçirmek İsterler?

Güç sahipleri ellerindeki güçleri kullanarak toplumları ve toplulukları istedikleri gibi dizayn ederler. Amaç elde etmek istedikleri ortamı ve koşulları yaratarak menfaatlerini sağlamaktır. Elde edecekleri değerlere veya yönlendirecekleri toplumların veya toplulukların direncine göre kullanacakları enstrümanlar değişir.  Dünyanın jandarması konumundaki ABD'nin bu tarz uygulamaları en canlı örneklerdir. ABD dünyadaki bölgesel stratejileri için sosyologlar, tarihçiler, politikacılar, dil bilimciler dahil çok geniş bir uzman kadrosu ile Ortadoğu, Afrika, Asya, Avrupa dahil olmak üzere her bölge için uzun dönemli politikalar ve toplumların dizaynı için yöntemler belirler. Yöntemler, Irak'ta olduğu gibi petrol için savaşa da varabilir, bizim ülkemizde olduğu gibi toplumun sosyal ve ekonomik olarak kontrol altında tutulması gibi daha hafif yöntemlerle de kısıtlı kalabilir. Zaman zaman elma şekeri gibi verilen maddi ve/veya politik destekler karşılığında aynı füze kalkanı projele

Vazgeçersen Kaybedersin!!!

Saat 19.00 gibi Çağlayan'daydım. Herşey sakindi. Bir grup ateş etrafında ısınmaya çalışırken, bir grupta Euroleague'de ki bayanlar basketbol maçını takip ediyordu. Zaman zaman polislerle burun buruna geldik. Herkes muhabbet halinde idi. Maçı kaybettik; yaklaşık 15-20 dakikalık bir şok yaşadık. Sonra herşey 'Fenerbahçe' ile devam etti. Bir grup genç, sivil polisler ile muhabbet ederken, bir grup ise çevik kuvvetin hazırlıklarını seyrediyordu. Beş otobüs polis ve 3 tane de TOMA aracı vardı. Herşey yolunda giderken yeni gruplar kalabalığa katıldı. Dağınık olarak yaklaşık 2500-3000 kişi vardı hesaplayabildiğimiz; çocuk, bayan, sevgili, yaşlı, engelli, başörtülü, hatta Türkçe'si zayıf olan bile vardı. Sonra muhabbetler koyulaştı. Benim bir tarafımda polisler bekliyordu diğer tarafımda da orada tanıştığım Manisa'lı bir abi. Polisler bir gevrek alıp dört kişi paylaşınca, beş liraya olmaz altı liraya on tane tatlı almaya çalışınca devletin memuruna acıdım ama bundan 25

TGC'ye Attığım E-mail ve Konuya Uçup Konuşum

Gazetecilik mesleğinden sorumlu olduğunu ancak Fenerbahçe kendisine tepki gösterince hatırlayan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ne bir temenni de bulunmak istedim.  Çoğunluğu haksızlığı, hukuksuzluğu, ahlaksızlığı sadece bir cemaat izin verdiği zaman haber yapabilen bir basının cemiyetinden bundan daha fazlasını bekleyemezdik. Yakışanı yapmışsınız. İnşallah bir gün hukuka ihtiyacınız olur ama orada hukuk olmaz. Aslında yılanın başını küçükken ezeceksin. Masa başında haber yaptıklarında, diyaloglar kurguladıklarında, yalan transfer haberi yapıp gelecek tirajlar için ellerini ovuşturduklarında, ortada hiçbir şey yokken yaygara koparıp kes-yapıştır ile montaj ile maçları katledip bize karşı kampanya başlattıklarında... Bunlar öyle onurlu çalışanlar ki, taraftarlarımız yerlerinde bastı: Bir maç değil bütün sene Kadıköy'e sakın gelme  Söyleyecek sözün varsa biz buradayız bize söyle dedi. Yine de gelmeyeceğiz deyip Fenerbahçe eşittir para diyerek geldiler. Ne bekliyordu

Dansözler Futbol Yönetemez

3.Temmuz.2011’de şike soruşturması başladı. Şimdi şöyle bir geri gidelim bakalım kimler nasıl hareket etmişler. BJK: Beşiktaş taraftarı yönetici ve teknik direktörüne ‘aklanında gelin’ demiş. BJK kulübü kupayı geri iade ederiz demiş. Aradan geçen zaman sonunda BJK yönetimi, kupanın geri iade edilmediğini bunun bir sembolik hareket olduğunu belirtmiş. 6222 sayılı kanunda değişiklik yapılınca tutuksuz yargılanmak üzere bırakılan BJK yönetici ve teknik direktörünü BJK taraftarı beraat etmiş gibi karşılamış. GS: Şike soruşturması ile ilgili diğer yayın organlarından yapılan haberler gibi davranmayacaklarını söylemişler. Kulüpler birliği toplantısına katılıp, bildirinin altına imza atmışlar. Bir gün sonra altına imza attıkları bildirinin tam teersini söyleyip ‘ bu ateş üflemekle sönmez’ demişler. Türkiye’nin lider spor kulübü biz olacağız demişler. Avrupa’ya gidemez isek sorumlusu kim olacak demişler. 58 kalkmamalı demişler. 58 kalkmalı demişler. Tam lider

Eğer Salmazlarsa...Dava Çağlayan'da Devam Ediyor

Nasıl böyle olduk bilmiyorum. Birilerini suçlamak için gazete sayfaları yetmezken, iş savunmalara gelince sadece kavga çıkaracak bir kaç başlık kıyıya köşeye sıkıştırılır oldu. Sadece Fenerbahçe'mize değil tüm herkese yaptılar aynı şeyi. Ama biz fark edemedik. Şimdi daha iyi anlıyoruz tabi. 8 ay boyunca tüm Fenerbahçe'lilerin yaşadığı bu ızdırap, mahkeme serbest bırakmasa dahi, iddianame deliller ile çürütüldüğü için bir nebze azaldı. Ama biz Televole ile başlayan bir yozlaşmanın ve toplumsal patlamanın eşiğindeyiz. Birazdan Çağlayan'a geçeceğim. Eğer başkanı salmazlarsa, Fenerbahçe'yi salmazlarsa, ben bile kendimden korkuyorum.    

Geldik Büyük Güne - Dava Günü

O gün İstanbul'da ailem vardı. Bir gün önce Bebek'te Nihat Özdemir'i görmüştük. O sabah babam bana öyle bir haber verdi ki; bugüne kadar kafamın bir yanı hep bu işle meşgul. Çok gün uyku tutmadı, kimi zaman öfkemden, kimi zaman gururumdan ağladım. Şimdi sıra geldi davanın görülmesine. Ben çok telaş etmemek gerektiğini düşünüyorum.Çünkü bu ülkede dava süreleri, prosedürler ve cemaatin hükumet ile ülke üzerinde oluşturulduğu tartışmasız korku bulutu bizi hiç beklemediğimiz bir sona bile götürebilir. Ama bilelim ki bu hiç bir şeyi değiştirmez: Fenerbahçe Fenerbahçe'dir. Gerisi yalan.

Sayın Basın Bunu da Yazın

Helvacı mektubu saklayan kişi olarak neden hala TFF yönetimi içinde bilen varsa bana söyleyebilir mi? Aydınlar istifa ederken nasıl olur da kendisinden belge saklayan bu zat-ı şahaneyi arkada bırakır. Sen MAA, 'bana Fenerbahçe'yi koruyor' derler diye yalancılara inandın. Şimdi düşünün bakalım, Türk sporunu korumak ve kurtarmak için yıllardır mücadele eden (!) taraftar bozuntuları, gazeteciler, yorumcular, eski ve yeni kulüp başkanları, eski ve yeni MHK, PFDK, TFF yöneticileri, eski hakem kırıntıları, spor müdürleri; hakemleri ve TFF yöneticilerini kim nasıl baskı altına alıyormuş görün. Siz GS başkanı AKP'ye oy verenleri sayarken, Aziz Yıldırım'ın biz Atatürk'ün kulübüyüz, kimseye de yedirmeyiz ifadesinden sonra zaten bittiniz. Bu olay da mezar taşınız oldu. 

Eller havaya

Hadi bakalım beyler eller havaya. Şike soruşturmasında yargılanan biziz, delikanlı gibi başından sonuna kadar fikrini değiştirmeden söyleyen biziz, yargılanmaktan korkmayan biziz, şikesiz ligde geçen sene ki aynı haftada aldığımız puanlı aynı puanı alan biziz. Peki, Aziz Yılmaz nerede, Erman Toroğlu neden konuşmadı genel kurulda, ROK orada değil miydi? Baransu, Ziya Şengül...Bu insanlar sadece kamera karşısında ellerinde ki yazılı senaryoları mı oynuyorlar? Neden herkes BJK başkanının 'Fenerbahçemiz' lafına takılıyor da, son dakikaya kadar rengini belli etmemesine takılmıyor? Ya da GS o kadar çok karar değiştirdi ki ben bile ne diyeceklerini bilmiyordum. Kim biliyordu acaba? Trabzon başkanını konuşmaya gerek var mı? İnsan bir kupa için kendini bu kadar küçük düşürür mü aga? Sonra herkes Aziz Yıldırım kötü, Fenerbahçe kötü diyecek. Daha 'biz yokuz'un ucunu gösterdik, kulüpler birliğine sırtımızı döndük, birbirinize girdiniz aga. GS'dan açıklamalar 'sporu biz yön

Yüzsüzlük ve tokat

Yahu ne yüzsüzsünüz siz sayın TFF ve orkestrası. Hani derler ya adamın 40'ı çıkmadan göbek atıyorlar diye; daha Fenerbahçeli yöneticiler yuvanızı yapalı, LigTV'den çıkalı 40 dakika oldu olmadı hemen elinizdeki tüm yetkilerle ve kirli ellerle saldırmaya başladınız: Bursa-GS maçı seyircisiz:) Biz tokadı patlatıyoruz da karşımızdakiler arsız. GS'a tribünden adam atmak, stada bıçak sokmak, bırak stada sokmayı adama sokmak serbest, bizi hak edeni yapınca ceza.Ceza ve ödül her zaman vardır bu hayatta da, her kural bize çalışıyor. Biz her şeyden geçtik, herkese aynı çalışmıyor diye kızıyoruz. Daha kötüsü tüm ligi yendik şampiyon olduk, ödül aldık: Kupa. Şimdi de kara mizah geri istiyorlar. Adama sorarlar ağa kimin ada mısın? diye.  

Halk kulübüne düşmanlık nereden geldi?

Aziz Yıldırım Fenerbahçe’nin başına 1998 yılında geldi. O zaman Fenerbahçe Türkiye’nin en büyük takımlarından biriydi. Sonra gelişmeye başladı. Galatasaray 2000 yılında ciddi başarılara imza atarken Aziz Yıldırım kötü bir insan değildi kimse için. Sonra biz daha iyi olmak için neler yapabilirizi düşünürken, Aziz Yıldırım yanlışları düzelterek yola devam etti.  Öncelikle Aziz Yılmaz’ın başını çektiği vakıfçıları, dernekçileri olması gereken çizgiye çekti. Bugün ortaya çıkan bu insanların neden çıktığı ve klübün nerelere geriletilmeye çalışıldığını buradan kestirebiliriz. Sonra devam etti Fenerbahçe ve kendi gemisini yürüten efendilerle yollar kesişmeye başladı.Kutlualp ile başlayan Tahir Kıran ile devam eden bir süreç. Var olan düzenin bozukluğunu bir bilen olarak gören Aziz Yıldırım, bunlara alet olmadığı dönemde Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe düşmanlığı başladı. Aziz başkanın Türk sporu ve sporcusu için söylediği herşey aleyhine kullanılır oldu. En basitinden “GS’ın UEFA şampiyonlu

Efsaneler - Lefter Küçükandonyadis

Dedem anlatırken gözleri parlardı Lefter'i. Lefter efsanelerin lideri idi. Şükrü Saraçoğlu, Can Bartu, Faruk Ilgaz, Ogün Altıparmak, İslam Çupi, Ali Şen, Aziz Yıldırım, Cemil Turan, Rıdvan Dilmen, Aykut Kocaman ve Alex de Souza'nun lideriydi o. Futbolun endüstri olmadığı zamanlarda, insanların evlerinin işaretlenip zorla göç ettirilmediği zamanlarda ulus fikri ile bezenmiş bir gayri-müslim vatandaşımız, abimiz, büyüğümüzdü. Fenerbahçeli olması o zaman sadece bir sıfattı aslında anladığım. Çünkü o zaman insanlar tribünleri bu oyunun keyfine kendini kaptırmak için giderdi. Bunu nasıl anlıyoruz; bugün bize her türlü saldırıyı yapanlara "Lefter" dediğinizde dönüp giderler. Şu dönemde onun varlığı dahi bize güç veriyordu ama o yaşadığımız kumpaslara başkana yazdığı son mektupla cevap verdi ve yine biz Fenerbahçelilere bir yol işaret etti: Hakkınızı helal edeceğiniz bir başkanımız var. Mekanın cennet olsun ordinaryus. Allah rahmet eylesin. 

Dedemden öğrendim Fenerbahçe'yi

Ben dedemden öğrendim Fenerbahçe’yi. Babam da Fenerbahçe'li, hatta annem, ablam, tüm ailem de. Teyzem küfür de eder, dedem kızardı da 'etme öyle' diye.  Ben de dedemle büyüdüm, ben bilirim küfür etmeden bir taraf olup bertaraf olmamayı. Biz onurla asardık Galatasaray'a şampiyonluğu kaybedip Fenerbahçe bayrağını sıradan pencere camına.  Her hafta gidiyorum tribüne, küfür etmiyorum. Dinliyorum. Ne zaman birileri utanç verici bir zafer aldı da kutladı, ne zaman birileri başka birinin puan kaybetmesinden keyif aldı da zaferini kutladı.   Şimdi bakıyorum; birileri Fenerbahçe’nin iki puan önüne geçince coşkuları arsızlığa evriliyor da ancak cesaretlendiriyorlar forma giymeye, atkı takmaya. Tabi bir de küfürün bini bir para. Böyle bir rakip bana dedemin lafını hatırlatır: Eşşeoğlu eşşekler:))

Fenerbahçe'nin olduğu yerde küçük olmaz

Fenerbahçe'nin olduğu yerde küçük olmaz. İşin özü budur. Beşiktaş yıllardır Fenerbahçe-Galatasaray derbisi nedeniyle kendini ezik hissediyor ve büyümek için bize saldırmayı tercih ediyor. Oysa ki biz varken sen zaten büyüksün. Bugün Anadolu'da hangi şehirde maç yapsa Fenerbahçe, şehir canlanır, biletlere zam yapılır. Bakmayın Trabzon kelimesinin son bir senede bu kadar telaffuz edildiğine; kendinden değil şöhreti, FENERBAHÇE'den. Hani Bursa 5.büyüktü. Ancak Fenerbahçe'ye rakip olduğunda büyüklüğü hatırlanır Bursa'nın. Şimdi diyorlar ki küme düşme olmasın. Federasyon toplantılarında konuşulan konu bu. Sonra diyorlar ki karşıyız. Biraz ne dediğini bilir insan. Kulüpler Birliği'nde A deyip çıkınca B diyen olmamak lazım. Gidip bizi UEFA'ya şikayet eden sen değil miydin? Değilim dedin ama sen çıktın. Daha önce Aziz Yıldırım Kulüpler Birliği'ne katılmayınca her derbi öncesi bunu temcit pilavı gibi ortaya koyan, Fenerbahçe'yi PKK'ya benzeten zihniyet