TAM BAĞIMSIZ FENERBAHÇE

Türk adaleti içine şeytan kaçmış gibi bir türlü işlemesi gerektiği gibi işleyemiyor. Fetö'nün kumpası açık iken ve hala ligi Fetöcüler organize ederken, Yargıtay Şike Kumpası ile ilgili vermesini beklediğimiz kararı bir türlü veremiyor, hak ettiğimizi inandığımız adaleti dağıtamıyor. Yine de hayata tutunmamızı sağlayan bir kararla, 4.Ağır Ceza Mahkemesi,  dün akşam (3 Eylül)   Ergenekon davasının gerekçeli kararında, Fenerbahçe kurulan şike kumpasına yer verdi. Hukuk  Fenerbahçe'nin temiz, ona çamur atanların ise FETÖ'nün değirmen suyuna kapılmışlar olduğu manasına gelen bu açıklaması ile beklenen adaletin tecelli etmesi için bir kıvılcım çakmış oldu.   Fetöcülerin Topu Şimdi vaktinde bizi cezalandırmaya çalışan Federasyonunun hukuk heyetindeki 8'i GS'da hayatına devam eden 10 üyesinden, vaktin Federasyon başkanına, UEFA'sından, CAS'ına, FIFA'sına, İçişleri, Adalet Bakanlığı'ndan Emniyet Teşkilatı'na kadar her kurum ve kişiyi olan bitenle

Fenerbahçe yaklaşık bir sene kadar önce bir seçim yaptı. Bu her ne kadar Fenerbahçe'yi ilgilendirse de, Fenerbahçe Türk sporunun lokomotif kulübü olduğu için diğer spor kulüpleri ve hatta siyasiler de olaya ilgi gösterdiler.  Nasıl göstermesinler? Fenerbahçe FETÖ denilen örgüte herkes 'Hocam' derken gereken reaksiyonu göstermiş, işbirlikçilerini açık etmiş ve tarafını açıkça ortaya koymuştur: Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti... Tabi bu süreçte eski başkanımızın sert üslubu ile ilgili argüman geliştiren kesimler, Ali Koç başkanımızın naif ama gerektiğinde sert tavrını kendilerine daha güvenli bulmuşlardı. Bunun ardında yatan gerçekten Türk sporundaki üslup değişikliği özlemi mi yoksa FETÖ'nün ve uzantılarının daha rahat hareket etmesi için beklenen fırsatı değerlendirmek mi olduğunu sezon içerisinde gördük. Eğer bir yerde adalet yoksa mafya ve terör ortamı domine eder. 2018-19 sezonunun tamamı ve özellikle 31 Mart seçiminden sonraki haftaları için olası samim

O muazzam an geldi.  25 Şubat 2019 Pazartesi gecesi İstanbul'un Dolmabahçe semti, bir saat arayla dönüşümlü olarak, kimi için buz gibi kimi için sımsıcak bir atmosfere sahne oldu. Beşiktaş, ilk 45 dakika sonunda, ikisini ilk 25 dakikada bulduğu üç golle soyunma odasına giderken, bu durum Fenerbahçe'nin genel tarihine aykırı, bu senekine durumu için olası ve gelecek için umut vadedici idi.  Umut vadedici idi çünkü artık kavga etme lüksümüz yoktu. Herkesin Fenerbahçe'si aşağılanıyordu; Ali Koç'un, Alex'in, Aykut Kocaman'ın, Aziz Yıldırım'ın, Ersun Yanal'ın, Volkan Demirel'in, Mehmet Topal'ın, herkesin...Bu ayrımı aslında biz yapmamıştık ama sonuçlarının buraya varacağını bilmeden bir girdaba kapılıp buraya kadar sürüklenmiştik. Spor ve özellikle futbol, laubaliğe ve disiplinsizliğe kesinlikle müsamaha göstermez. İkinci yarıda, Beşiktaş seyircisi Fenerbahçe'yi küçük görmenin, Beşiktaş'lı oyuncular ise skordan dolayı Fenerbahçe'yi h

Yarın (25.Şubat.2019 Pazartesi) Beşiktaş ile bir derbi mücadelesine çıkacağız. Maç Beşiktaş'ın stadında. Fenerbahçe bu sene (2018-19 sezonu) ortaya koyduğu futbol ile hepimizi kahrediyor. Ancak kahrolduğumuz bir diğer nokta başkanlık seçimi ile başlayan, teknik direktör seçimi ile derinleşen ve oyuncular ile ilgili alınan tasarruflarla içinden çıkılmaz hale gelen süreçte yaşanan bölünme ve kimlik bunalımı. Bu süreç gittikçe onarılmaz bir hale doğru evriliyor. Neredeyse 3.Temmuz kumpası başarıya ulaşacak kıvama geldi; şu gerçekle yüzleşmeliyiz ki, Fenerbahçe 3.Temmuz'a karşı hiç bu kadar zayıf kalmamıştı. Başkanlık seçimi sonrasından adaylardan hangisi kazanırsa kazansın, medya, TFF ve kurumlarında kapsamlı bir Feto temizliği yapılmadığı sürece bir değişiklik olmayacağını öngörmüştüm. Bu sürece hakim olan ve hedef tutulan dönemin başkanı ile kulübü tek çatı altında büyük destekle toparlayıp farklı bir yaklaşım getirecek yeni başkan adayından hangisi gelse, hainliğinden bir adı

2018-19 sezonunun ikinci yarısı 21.Ocak'ta Bursa deplasmanı ile başladı. Tamamlanan üç maçta Fenerbahçe, iki galibiyet ve bir beraberlik alarak ilk yarında performansından farklı bir performans sergiledi. Ancak ikinci yarıda şimdiye kadar değişmeyen en önemli konu hakemlerin anlamsız tutumu oldu. Pozisyonlarda takdir hakkına yer bırakmayacak VAR sistemine rağmen halen bazı pozisyonlarda oyuncularımıza yapılan hareketleri es geçen, hakkımız olan kararları lehimize vermeyen bu hakemler, daha önce de dile getirdiğimiz FETÖ'nin hiç sirayet etmediğine inanılan TFF ayağındaki rahatlığın yansımasıdır. Türkiye'de her yere girmiş olan FETÖ, sözde şike davasının çökmesi ve şike kumpası davasında sanıkların itiraflarına rağmen halen futbol ve sporun ince dehlizlerinde aranmamakta ve gerekli önem halen verilmemektedir. Öyle ki, sadece futbol bir ülkenin dış dünyadaki yüzü, bu ülkede ise damarlarındaki kan gibidir. Ancak halen damarlardaki kan temizlenmemiştir. Geçen haftalarda görül