Vazgeçersen Kaybedersin!!!
Saat 19.00 gibi Çağlayan'daydım.
Herşey sakindi. Bir grup ateş etrafında ısınmaya çalışırken,
bir grupta Euroleague'de ki bayanlar basketbol maçını takip
ediyordu. Zaman zaman polislerle burun buruna geldik. Herkes muhabbet
halinde idi. Maçı kaybettik; yaklaşık 15-20 dakikalık bir şok
yaşadık. Sonra herşey 'Fenerbahçe' ile devam etti. Bir grup genç,
sivil polisler ile muhabbet ederken, bir grup ise çevik kuvvetin
hazırlıklarını seyrediyordu. Beş otobüs polis ve 3 tane de TOMA
aracı vardı. Herşey yolunda giderken yeni gruplar kalabalığa
katıldı. Dağınık olarak yaklaşık 2500-3000 kişi vardı
hesaplayabildiğimiz; çocuk, bayan, sevgili, yaşlı, engelli,
başörtülü, hatta Türkçe'si zayıf olan bile vardı. Sonra
muhabbetler koyulaştı. Benim bir tarafımda polisler bekliyordu
diğer tarafımda da orada tanıştığım Manisa'lı bir abi.
Polisler bir gevrek alıp dört kişi paylaşınca, beş liraya olmaz
altı liraya on tane tatlı almaya çalışınca devletin memuruna
acıdım ama bundan 25 dakika sonra başkanın tahliye olmadığı
haberi geldi. Herşey o kadar normaldi ki, yanımdaki abi tuvalete
giderken şemsiyesini bana emanet etti ve gitti. 20-30 saniye
içerisinde Çağlayan adliyesinin bir ucunda diğer tarafına doğru
bir polis terörü başladı. Önümden yürüyerek çıkan insanlar
bir anda anlamadığım şekilde koşturmaya başladı. Ve sonra o
keskin koku ve gözyaşı. Hiç gerek yoktu. İnsanlar zaten
gidiyordu. Ve o acının verdiği öfkeyle havada uçuşan taşlar ve
şişeler. Ben kahramanlık yapıp 'yapmayın, sakin olun' dedim ama
o gaz keskinleştikçe acının ve öfkenin nasıl tavan yaptığını
gördüm. Ben hızlandım ama ya bebekli, çocuklu kadınlar, genç
kızlar, hele tekerlekli sandalyedeki veya koltuk değnekli
insanlar...Gerek var mıydı? Hiç gerek yoktu. Çok gereksizdi.
Yanımızda muhabbet ettiğimiz, milletin şakalaştığı polisler
bir anda düşmanmışız gibi bize saldırdılar. Ve sonra tüm
herkesin hareket ettiği yerde Fenerbahçelilerin karşısına bir
akrep aracı ve on polis çıktı. Onları ne olduğunu anlatamam. O
akrepteki faşist polis bir anda dünyanın en hümanist karakteri
olup bizden dağılmamızı 'rica' etti ama çok geç. Hiç gerek
yoktu bunlara. Biz haklı olduğumuz yolda başkanımız için geldik
ve basketbol maçını kaybettiğimiz gibi Fethullah'a, Fenerbahçe
düşmanlığına yol verip Cumhuriyet düşmanlarıyla kol kola
giren herkese karşı verdiğimiz mücadelenin bir raundunu daha
mağlup bitirdik. Ama bizim sloganlarımız sadece laf değil, yaşam
biçimidir: 'Vaz geçersen kaybedersin'. Devam! sonuna kadar devam.
Ben bugün ikinci defa biber gazı yedim. Daha önce de Boğaz
köprüsüne yürüyüşte yemiştim, eşimle beraber. Ne kadar
isterlerse de yerim. Hedef bağımsız Türkiye, şampiyon
Fenerbahçe!!!Artık tüm Fenerbahçe düşmanları bilsin,
Türkiye'nin en büyük STK'sı Fenerbahçe aynı başkanımızın
dediği gibi sadece bir spor kulübü değildir. Bir harekettir. Sen
de bir taraf olamazsan bertaraf olursun!!!
Yorumlar
Yorum Gönder