Neden Ele Geçirmek İsterler?

Güç sahipleri ellerindeki güçleri kullanarak toplumları ve toplulukları istedikleri gibi dizayn ederler. Amaç elde etmek istedikleri ortamı ve koşulları yaratarak menfaatlerini sağlamaktır. Elde edecekleri değerlere veya yönlendirecekleri toplumların veya toplulukların direncine göre kullanacakları enstrümanlar değişir. 

Dünyanın jandarması konumundaki ABD'nin bu tarz uygulamaları en canlı örneklerdir. ABD dünyadaki bölgesel stratejileri için sosyologlar, tarihçiler, politikacılar, dil bilimciler dahil çok geniş bir uzman kadrosu ile Ortadoğu, Afrika, Asya, Avrupa dahil olmak üzere her bölge için uzun dönemli politikalar ve toplumların dizaynı için yöntemler belirler. Yöntemler, Irak'ta olduğu gibi petrol için savaşa da varabilir, bizim ülkemizde olduğu gibi toplumun sosyal ve ekonomik olarak kontrol altında tutulması gibi daha hafif yöntemlerle de kısıtlı kalabilir. Zaman zaman elma şekeri gibi verilen maddi ve/veya politik destekler karşılığında aynı füze kalkanı projelerinde olduğu gibi bazı toplumlar, topluluklar üs veya daha kaba tabirle maşa olarak kullanılabilir.

Ülkemizde bir cami hocalığından bir cemaat liderliğine yükselmiş Fethullah Gülen, benim diyen kişilerin, iş adamlarının dahi vize almak için sıralarda beklediği ABD'de CIA ajanlarının koruduğu bir villada kalıyor. Tabi bunlar benim bildiklerim, yanlışta olabilir ama bilinen bu. Görünen o ki dini devlet fikri, tamamlanamayan devrim sebebi ile bugün dizayn edilen toplumumuzda daha bir net can buluyor. Var olan T.C. hükümeti icraatlarını sıralarken, bu tarz hareketlere müsamaha gösterdi, gösteriyor. Zaman zaman karı karşıya kalsalar da aslında herşey yolunda gibi. Toplumun yönlendiricisi  yazılı ve görsel medya, devletin polis teşkilatı, üçüncü erk yargı, cumhuriyet ilkelerinin en katı savunucusu ordu, seçilmişlerin yardımcısı bürokrasi ve şimdi de halk. Yürütülen değersizleştirme ve iftira yöntemleri bugünün Türk toplumu dizayn yöntemleri.

Halka ulaşmanın en temel adımı sivil toplum kuruluşlarıdır. Ben birey olarak mühendisim, tek bir oyum var ama beni devlet karşısında var oluşuna katkıda bulunduğum TMMOB temsil ediyor, avukatları barolar, işçiyi sendikalar, okuyamayanı, gücü olamayanı eğitim vakıfları, dernekler. 1980 darbesinden sonra toplumumuz din ve futbol dışındaki tüm örgütlenmelerden el çektirildi. O darbeyi kimin ya da kimlerin yaptırdıklarını ve ne demeçler verdiklerini konuşmaya, hatırlatmaya dahi gerek yok.

Toplumunuzun dizaynında ki en güzel örnekler bu dönemlerde ortaya çıktı. Zamlar futbol maçlarına göre düzenlenir oldu. Böylece doları 2.000.000TL'de gördüğümüz günlere ve bugünde hem orduyu hem yargıyı hem hedef gösterilen herkesi ve her kurumu nereden geldiği bilinmeyen bilgilerle topa tutan, itibarsızlaştıran bir grup insanı seyrettiğimiz günlere geldik.

Gelelim esas konuya, Fenerbahçe'yi cemaat ele geçiriyor mu? Cemaat Genelkurmay eski başkanını terörist diye içeri attı, cami bombalayacaklar diye insanlara suç yükledi, isimsiz mektuplarla kaç defa TSK'nin araçları yollarda durduruldu, kozmik odalar başbakan yardımcısına suikast yapılacak diye hallaç pamuğu gibi atıldı (sonra da ilginçtir açılım yapıldı), HSYK değiştirildi, savcılara 'o cemaate dokunma' diye telefonlar açıldı, dokunan savcı tutuklandı, rektörler terörist, deniz feneri haberi yapanlar vergi kaçakçısı, eğitim kurumları (ÇYDD) terör yuvası ilan edildi. Kimsenin sesi çıkmadı. Çıkaranlar neler dendiğini hatırlayın: Terörist, eşkıya, provokatör, beyinsiz, vs.

Ama Fenerbahçeliler kendilerine uzanan bu dizayn çalışmasına 'DUR' deyince neden ele geçirelim ki oldu. Mesela cemaatin işi olması ile ilgili değil, Fenerbahçe'nin sesinin gürlüğüyle ilgili algısını yaratmaya çalışıyorlar. Bu zamana kadar ne yapılsa ses çıkarılmıyordu ancak bu sefer karşıdan bir ses geldi: 'Cemaat Dışarı!' 

Zaten her şey bundan sonra başlamadı mı? Boşuna evirip çevirmesin kimse, parayı değil öbür dünyada verilecek hesabı düşünün. Hocaefendi 'çok hizmet yapmıştır' deniyor ancak o hizmetlerde gördüğümüz toplumun bu ana damarı yani halkı yönlendiren neredeyse tek, büyük örgütlenmesi olan futbolun lokomotifi konumundaki Fenerbahçe'nin yönetimini, değerlerini, toplumu yönlendirme şekillerini değiştirmek; bunun içinde öncelikle başkanını değiştirmek fikri yatıyor. Yönetimi heterojen değilde, tamamı hocaefendinin yakını olursa, Atatürk'ün kulübü ve kurtuluş mücadelesinin sembolü izlenimi zayıflatılırsa; Fenerbahçe ile 25 milyon insana artık daha rahat bazı şeyler kabul ettirilebilir. Ordu, yargı vs ile yaratılan o kuşku ortamı 'Aa cemaat ne kadar iyiymiş, Aziz Yıldırım şikeciymiş, hocaefendi bizi kurtardı' izlenimi yaratılabilir. Aynen ordu darbeciymiş bak bunlar asker gibi asker fikri, savcılar chp'liymiş bak bunlar tarafsız fikri yaratıldığı gibi. 

Fenerbahçe önderliğinde futbol Türk toplumunun dizaynının bir parçası o nedenle 'DUR' diyoruz ve inanmıyoruz. Biz figürandık cemaat için ama bir anda yumruk boşa savrulunca aldığı darbeden dolayı baş rol olduk. O nedenle şimdi 'neden ele geçirelim ki' gibi bir manevra ile ortadaki şüpheyi bize yığmaya çalışıyorlar, yemezler anam. 

En büyük Fenerbahçe, tam bağımsız Türkiye!!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye’de Futbol ve Fenerbahçe

Şike Kumpasının İddianamesi

Olum Bak Git!