Ben, Aziz Yıldırım ve Ali Koç Fenerbahçelidir
Dün gece Fenerbahçe, Trabzonspor'un yeni stadındaki ilk maçına çıktı: 1-1.
Neredeyse Fenerbahçe'nin tek kale oynadığı maçın özet görüntüleri, dengeli bir maç oynandığı havasını yaratıyor. Gazetelerde çıkan haberler ise bu ortak hareketi destekler nitelikte. Üstüne üstlük maçın ilk yarım saati içinde Trabzonspor'a verilmeyen iki kırmızı kart var iken. Ama gazeteler attığımız golden önce bir faul olduğu konusunda manşet atmaktan da geri durmamış.
Buraya kadar şaşılacak bir şey yok. Bildiğimiz şeyler. Esas sorun, bizim tek yürek bunlara tavır alamamamız. Yönetimimizin fikir, beyanat, tavır, eylem, tepki ortaya koyamaması. Derneklerin sessiz ve kendi içinde, kopuk kalması. Camia yoruldu. Mücadele etmekten yoruldu, yalnız kalmaktan moralsiz. Hiç bir kulüp bu haklı mücadeleye destek vermiyor. FETO, siyaset ve spor dışındaki alanlardan bir nebze temizlenirken, spor ve siyasette rahat rahat at koşturmaya devam ediyor.
Aziz Yıldırım, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hakkımızda beraat istemesinden sonra televizyona çıkıp 'Hem Federasyon hem de UEFA'dan tazminat talep edeceğiz' diye açıklama yapmıştı. Bu tarihten beri de işler yine ölçüsüz şekilde tersine gitmeye başladı ve Fenerbahçe üzerinde başarısız algısı için amansız bir mücadeleye girişildi.
Bu dönemde ekonomik zorluklar ile mücadele eden Fenerbahçe amatör branşlardaki kalelerini terk etmeden yoluna devam etmeye karar verdi. Ancak bu durum amiral gemi olan futbola olumsuz yansıdığı gibi UEFA'nın bizi gelir-gider dengeleri nedeniyle kontrol altında tutması da ayrı bir rahatsızlık konusu oldu. Ekonomik gücü ile gıpta edilen Fenerbahçe, Denizli maçı ile durdurulamayan Fenerbehçe, 3.Temmuz ile durulamayan Fenerbahçe ekonomik olarak bir darboğaza sürüklendi. Vaktinde Şampiyonlar Ligi'ne gönderilmeyen bu kulüp bunların acısını şimdilerde ulusal ekonomik gerçekler nedeniyle de kat kat fazla yaşıyor. Buna rağmen erkekler basketbolda Avrupa'nın en büyük kupasını ülkeye getirme başarısını gösterirken, kadınlar basketbolda oyuncularımızı ayartarak bizi alt etmeye çalışan ve üstüne üstlük kendi kulüp üyelerimizin yönettiği başka bir kulüp ile mücadele ettiğimiz gözlerden kaçmadı.
Bir hatırlatmada şu iki konu olsun, Fenerbahçe Spor Kulübü MEB ile yaptığı anlaşmaya uygun olarak stat arkasındaki arazi için devlete üç adet okul inşa edip teslim etmiş ancak devlet sözünü yerine getirmemiş ve arsayı vermemiştir. Aynı dönemde Fenerbahçe nihayet Fenerbahçe Üniversitesi için devletten gerekli onayları alabilmiştir.
Bu kertede, planın, Fenerbahçe'yi sahada başarısız kılarken, ekonomik olarak zorlamak ve medya yolu ile kötülemek olduğunu anlayabiliyoruz. Bu şekilde başkan istifa etmek zorunda kalacak ve tazminat konusu rafa kalkacak. Ve biz çektiklerimizle ve düştüğümüz bu durumun acısıyla baş başa kalacağız.
Gerçek bir durum da şudur ki, Fenerbahçeli yorgundur. Mücadele etmekten harap düşmüş durumdayız. Artık yazının ilk başında dediğim gibi hiç bir konuya yüksek sesle cevap verecek halimiz kalmadı. Bize yeni bir kan lazım. Farklı bir bakış, duruş ve hareket lazım. Bu yeni bir yönetim, yeni bir başkan ve yönetim olabilir. Çünkü belli ki, Fenerbahçe taraftarı ile kulüp arasında bir duvar var. Kimse birbirini anlamıyor, dinlemiyor. Taraftarda bu yönetim ve/veya Aykut hoca ile olmayacağına dair ciddi bir yargı var. Ve yine ne yazık ki bu durum hem tek ses olmamıza engel oluyor hem de Fenerbahçe düşmanlarının ekmeğine yağ süren bir ortam yaratıyor.
Seçimin Haziran'da yapılacak olmasından sebep, bu iklimin yarattığı yük sezon sonuna kadar taşınabilir mi? Her puan kaybında, hatta maç içinde yaratılacak kaos ortamları, cezalar, kartlar, haksız kararlar ile çalınan puanlar, kadro tartışmaları, taraflı yorumlar, Ali Koç geldi Aziz Yıldırım gitti derken bir sezonu daha bizden çalmaya hazırlanan bir güruh var. Mucize olur bu şampiyonluk ki zaten mucizelerin adıdır Fenerbahçe. Bu ülkede herkesin şampiyonluğuna müsaade edilir, Fenerbahçe şampiyon olur. Aslen normal koşullarda bile şampiyon olmamız bir mucize iken bize düşen yeni bir mucizede yol almak, durmadan yılmadan desteklemek, yorulmamak.
Bizlerden yıllarımızı çaldılar ama çocuklarımıza miras kalacak bir Fenerbahçe tarihi yazmamıza engel olamazlar.
Neredeyse Fenerbahçe'nin tek kale oynadığı maçın özet görüntüleri, dengeli bir maç oynandığı havasını yaratıyor. Gazetelerde çıkan haberler ise bu ortak hareketi destekler nitelikte. Üstüne üstlük maçın ilk yarım saati içinde Trabzonspor'a verilmeyen iki kırmızı kart var iken. Ama gazeteler attığımız golden önce bir faul olduğu konusunda manşet atmaktan da geri durmamış.
28.Ocak.2018 Trabzonspor 1-1 Fenerbahçe |
Aziz Yıldırım, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hakkımızda beraat istemesinden sonra televizyona çıkıp 'Hem Federasyon hem de UEFA'dan tazminat talep edeceğiz' diye açıklama yapmıştı. Bu tarihten beri de işler yine ölçüsüz şekilde tersine gitmeye başladı ve Fenerbahçe üzerinde başarısız algısı için amansız bir mücadeleye girişildi.
Bu dönemde ekonomik zorluklar ile mücadele eden Fenerbahçe amatör branşlardaki kalelerini terk etmeden yoluna devam etmeye karar verdi. Ancak bu durum amiral gemi olan futbola olumsuz yansıdığı gibi UEFA'nın bizi gelir-gider dengeleri nedeniyle kontrol altında tutması da ayrı bir rahatsızlık konusu oldu. Ekonomik gücü ile gıpta edilen Fenerbahçe, Denizli maçı ile durdurulamayan Fenerbehçe, 3.Temmuz ile durulamayan Fenerbahçe ekonomik olarak bir darboğaza sürüklendi. Vaktinde Şampiyonlar Ligi'ne gönderilmeyen bu kulüp bunların acısını şimdilerde ulusal ekonomik gerçekler nedeniyle de kat kat fazla yaşıyor. Buna rağmen erkekler basketbolda Avrupa'nın en büyük kupasını ülkeye getirme başarısını gösterirken, kadınlar basketbolda oyuncularımızı ayartarak bizi alt etmeye çalışan ve üstüne üstlük kendi kulüp üyelerimizin yönettiği başka bir kulüp ile mücadele ettiğimiz gözlerden kaçmadı.
Bir hatırlatmada şu iki konu olsun, Fenerbahçe Spor Kulübü MEB ile yaptığı anlaşmaya uygun olarak stat arkasındaki arazi için devlete üç adet okul inşa edip teslim etmiş ancak devlet sözünü yerine getirmemiş ve arsayı vermemiştir. Aynı dönemde Fenerbahçe nihayet Fenerbahçe Üniversitesi için devletten gerekli onayları alabilmiştir.
Bu kertede, planın, Fenerbahçe'yi sahada başarısız kılarken, ekonomik olarak zorlamak ve medya yolu ile kötülemek olduğunu anlayabiliyoruz. Bu şekilde başkan istifa etmek zorunda kalacak ve tazminat konusu rafa kalkacak. Ve biz çektiklerimizle ve düştüğümüz bu durumun acısıyla baş başa kalacağız.
Gerçek bir durum da şudur ki, Fenerbahçeli yorgundur. Mücadele etmekten harap düşmüş durumdayız. Artık yazının ilk başında dediğim gibi hiç bir konuya yüksek sesle cevap verecek halimiz kalmadı. Bize yeni bir kan lazım. Farklı bir bakış, duruş ve hareket lazım. Bu yeni bir yönetim, yeni bir başkan ve yönetim olabilir. Çünkü belli ki, Fenerbahçe taraftarı ile kulüp arasında bir duvar var. Kimse birbirini anlamıyor, dinlemiyor. Taraftarda bu yönetim ve/veya Aykut hoca ile olmayacağına dair ciddi bir yargı var. Ve yine ne yazık ki bu durum hem tek ses olmamıza engel oluyor hem de Fenerbahçe düşmanlarının ekmeğine yağ süren bir ortam yaratıyor.
Seçimin Haziran'da yapılacak olmasından sebep, bu iklimin yarattığı yük sezon sonuna kadar taşınabilir mi? Her puan kaybında, hatta maç içinde yaratılacak kaos ortamları, cezalar, kartlar, haksız kararlar ile çalınan puanlar, kadro tartışmaları, taraflı yorumlar, Ali Koç geldi Aziz Yıldırım gitti derken bir sezonu daha bizden çalmaya hazırlanan bir güruh var. Mucize olur bu şampiyonluk ki zaten mucizelerin adıdır Fenerbahçe. Bu ülkede herkesin şampiyonluğuna müsaade edilir, Fenerbahçe şampiyon olur. Aslen normal koşullarda bile şampiyon olmamız bir mucize iken bize düşen yeni bir mucizede yol almak, durmadan yılmadan desteklemek, yorulmamak.
Bizlerden yıllarımızı çaldılar ama çocuklarımıza miras kalacak bir Fenerbahçe tarihi yazmamıza engel olamazlar.
Yorumlar
Yorum Gönder