Kuvvete Tapan Korkaklar Sistemi (K.T.K.S)

Türkiye'de insanlar yalan söylemeyi, dün siyah dediğine bugün beyaz demeyi, adam kayırmayı, güçlünün yanında olmayı ve hatta yer değiştirmeyi askerde öğrenir, pekiştirir ve yirmili yaşlarında dokularına işlenen bu kod ile kalan hayatını yönetir. Tabi bu hayatta kalma yöntemleri toplumun her kesiminde, güce tapan, o güçle zenginleşen ve güce hizmet etmeyi kendine şiar edinen bazı odaklar türemesine sebep oluyor. 

Bu ülkede neler olduğunu görmek istiyorsan futbola bakacaksın. Futbol bu ülkenin aynası, staj alanıdır. Dengeleri, güç odaklarını, kalkınan sektörleri, düşüşteki cemaatleri buradan tahlil edebilirsin.

Düne kadar Galatasaray Türk futbolunun prensiydi. Avrupa fatihiydi, dualarla korunuyordu, Hakan Şükür kraldı. Çünkü Feto gücün odağıydı ve Galatasaray bu gücün takımıydı. Galatasaray'ın kayrılmasını altını çize çize söylüyorduk, bunu söylediğimizde de kötü çocuk oluyorduk, hırpalanıyorduk. Şimdi ne oldu? Öküz öldü ortaklık bozuldu, Feto deşifre oldu. Ne oldu da şimdi herkes Feto düşmanı oldu. Gerçekler kabak gibi duruyor orada. Neden oluşan erezyon düzeltilmiyor. 

Çünkü herkes zaten gerçekleri hep biliyordu, kimsenin derdi gerçekler değil. Taht boş kalamaz. Esas olan tahtın yeni sahibinle kurulacak muhabbet. Tahta tabi ki cumhurbaşkanı oturdu ve futboldaki güç boşluğunu da, 'sayın cumhurbaşkanım' diye söze başlayıp 'saygıdeğer cumhurbaşkanım' diye sözünü bitiren Fikret Orman doldurdu. Yerini sağlama almak için tarihe not düşülecek bir konuşma yaptı. Yalakalık dozunu tutturamayınca stadı boşver cumhurbaşkanı şahane tadında içeriksiz bir konuşma ortaya çıktı.

Artık deşifre olanlar dışında yeni güç odağı etrafına çöreklenen sözde futbol sevdalıları yeni düzende top çizgiyi geçsin mi geçmesin mi diye yeni takımları için çalışacaklar. Düne kadar Galatasaray'a çalınmayan eller, kırmızı kartlar, sarı kartlar, penaltılar, ofsaytlar, düdükler Beşiktaş'a çalınıyor ve çalınacak. Çünkü sistem bunu gerektiriyor. Fenerbahçe bu sistemde paranın bu odakta kalmasını sağlayan, ligin değerini arttıran kaliteli, yenilmesi sisteme dinamizm katan bir piyon. Ama ne piyon. Tüm bu kumpaslara, yurtdışı bağlantılarına, samkuk tiplere ve avenelerine rağmen şampiyon olabiliyor. Fenerbahçe ancak ve ancak her maçı bir saniye bile dikkatini dağıtmadan, hep yenikmiş motivasyonu ile maçı domine ederek kazanabilir. Yani aslen futbol oynamak budur ama rakiplerimiz biraz futbol oynarken biraz da fotoğraf verdikleri güç odaklarının fotojenikliklerini kullanıyorlar.

Yani anlayacağınız yeni düzenin kaymağını Beşiktaş yer, kalanını Galatasaray. Bize de tencerenin dibini sıyırmak düşer. Eskiden nasıl şampiyonluklar Galatasaray'a, kupalar Beşiktaş'a gidiyorsa şimdi tersi olacaktır. Ama tüm bu formüllerde Fenerbahçe hep vardı ve var olacak. Piyondu. Çünkü Haluk Ulusoy ile başlayan o kendi yarattıkları o kokuşmuş düzende, Fenerbahçe'ye biçilen rol, işi kızıştıran, yenilecek olan düşman rolüydü. 

Fenerbahçe bu mücadelede hep var olacak ama onlar ihtiyaç duyduğu için değil. Biz vazgeçmediğimiz için. Biz Fenerbahçe'yi başka seviyoruz; onlar bunu bilemediler. O nedenle biz kazanacaklarımıza değil hayatta kaldığımız her seneye bir yıldız hak ediyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye’de Futbol ve Fenerbahçe

Şike Kumpasının İddianamesi

Olum Bak Git!